Ana içeriğe atla

Konuk Yazar : Semi Mutlu Eller




Çocuk Olmaktan Birey Olmaya Giden Çizgiye... yazıma devam ediyoruz.

Anne gözüyle Semi Mutlu Eller 'in düşüncelerini aktarıyorum bu yazımda.
Ayrıca bir önceki yazımda linkin açılmadığını öğrenmiş bulunmaktayım.
Mutlaka okunması gereken bir makale olduğunu düşündüğüm için bağlantıyı tekrar paylaşıyorum.

SEMİ MUTLU ELLER sitesine tam da burdan giriş sağlayabilirsiniz :-)

Evet sazı şimdi Semi Mutlu Eller'in anne perspektifine çeviriyorum :

"Kusursuz değiliz, teknolojiden uzak durmak imkansız. Bizim evde de çocuklar kullanıyor, ancak sınırlı sürede. Tamamen yasaklamak da çok doğru gelmiyor bana. Okullar artık ödevlerin bir kısmını internet üzerinden veriyor, proje araştırmaları vs. için gene internet lazım. Bir bakıma tamamen kurtuluş yok yani:) Ancak yazdıklarına tamamen katılıyorum, şimdiki çocuklar bizden zeki falan değil. Bu yanlış bir algı. Bu kadar çok uyarılanın olduğu bir dünyada çok normal davranışlar bunlar. 
Kolayca elde eden çocuk hep daha iyisini bekliyor ve sıkıntının en küçüğüne bile tahammülü yok. Halbuki sıkılacak ki bir şey keşfetsin, oyun bulsun. Bu teknolojik bağ ailelerin de işine geliyor, at çocuğu önüne saatlerce gıkı çıkmasın. Ev dağılmıyor, karı-koca kendine vakit ayırıyor, kafa şişmiyor... İnan bana okula başlayıp daha makası eline almamış çocuklar var! Şaşırıyordum önceleri artık ona da alıştım. Ve günümüz çocuklarının çoğunda problem var deniyor, dikkat eksikliği doktorların ve velilerin sevdiği güncel ve en popüler hastalık.Tıpkı yetişkinlerde yaygın olan depresyon gibi. 
Çocuk büyütmek gerçekten emek istiyor ve aslında her şey gibi. Yedirip okula yollamakla bitmiyor iş. Bazı konuları 1000 kere açıklayacak sabır lazım insana:) Geçenlerde bir arkadaşım sormuştu, çocuklar bir şey için tutturursa nasıl yapıyorsun diye. Bir kere hep konuşarak büyüttük bizim çocukları, ufacıkken bile. Ben hiçbir marketten, mağazadan ağlayarak çıktığımı hatırlamam. Günümüze gelirsek, Peer Ole artık 12 yaşında. Tabii ki zaman zaman bir şeye özenip geldiği oluyor. İhtiyaç değilse (ki çoğu zaman değil) zaten alınmıyor ve seçenekler sunuyorum. "ya kumbaranı açar kendin alırsın ya da doğum gününü, yılbaşını beklersin." 
Çocuk büyütmek deyince aslında çok farklı etken giriyor devreye. Eskiyle kıyaslarsak yıkım olur:) Bizler büyürken annelerimiz becerikliydi. Biz onları dikerken, örerken, yemek pişirirken vs. gördük. Biraz büyüyünce yardım ettik hep. Artık bunları yapan anne modeli az, çocuk neyi görüp nasıl öğrenecek. Çalışan anne modelinde hele ki büyük şehirlerde el işi yapan, mutfağa giren kaç anne var ki! Hafta sonu gelsin de kendimi AVM`lerden birine atayım diyen daha çok sanırım.
Konu çok yönlü, asıl endişe ettiğim bu dijital nesil ilerde nasıl olacak. Kocaman bir soru işareti benim için..."

Dedim ya ben yazılarımda sohbet etmeyi seviyorum.Semi Mutlu Eller'in yazıma yaptığı bu yorumu da onun izniyle paylaşmak istedim. 

Anlayacağınız Semi Mutlu Eller bloğuma konuk yazar olarak geldi.İyi ki geldi ,hoşgeldi :-))

Blog dünyasında sanırım bu da bir ilk oldu.Başka ilklerde de görüşmek üzere....

Sevgiyle kalın....

Ha bağlantıyı paylaşmayı unuttum ben yine ; hemen paylaşıyorum :


Bu kez kaçtım ben ;-)




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o