Ana içeriğe atla

Hayatımın İçinden




ohhhh hayır kişisel gelişim kitapları mı,ben almayayım teşekkür ederim derken,
bugünlerde kişisel gelişimin,içsel yolculuğumun derinine vurdum,iyi mi !
iyi iyi ,pek iyi !
Bilmediğim ne çok şey varmış meğer ! Bazı kişisel gelişim kitapları bile strateji geliştirmek için birebir !
Ha bir de hayatımda şimdiye dek ucundan kıyısından geçmediğim bazı şeyleri tatbik ederken buldum kendimi.Bir şımardım bir şımardım ! Hatta bu şımarmayı bulaştırmak için içinizden birini her an arayabilir,sizi muhteşem bir organizasyona sıçratabilirim ! Büyük bir keyifle sıçrarız birlikte !

ama önce herşeyin tam ,eksiksiz duyurulması gerekir değil mi bunun için !
Tam da üstüne bastım değil mi :))

Bugünlerde şiir akşamlarına da katılamıyorum.Edebiyat şimdilik dergilerden ve çevremden duyduklarımla yetinebildiğim bir lüks oldu benim için.Olsun,nasıl olsa şimdiye kadar olan varlığım hep edebiyatla olmuştu.Varsın olsun bundan sonra hayatıma birazcık da Mümin Sekman,Oğuz Saygın gibi kişisel gelişimciler giriversin.Kişisel Gelişimciler derken abarttığımı sanmayın sadece programıma dahil ettim.O kadar ; abartmayalım ! Ben felsefe kitaplarımdan,şiirlerimden memnunum yine de ! 

Yalnız bugünlerde bir arkadaşımdan duydum.Nerdeyse ruh ikizim olan Emel'imle geçen gün konuşmamızda 


BU KİTAPTAN bahsetmişti.Ayrıntılı bilgi edinmek isterseniz tıklamanız yeterli.Emel'in kitap okuma zevkine son derece inanan biri olarak söylüyorum,bu kitabı mutlaka okumamız gerekiyor !!!!

Bu esnada kütüphaneden Deliler ve Dahiler kitabı ve Mıchael Ende'nin Bitmeyecek Öykü kitabını almıştım.
Mıchael Ende'nin ilk Momo kitabını tanımıştım.Fantastik bir felsefi kitabı özelliğini taşıyan kitap Antoine De Saint Exupery'nin Küçük Prens'ini,Jostain Guarder'ın Sofie'nin Dünyası  kitabını sevenler için ideal bir kitap.Öyle ki bu yazarın bu kitabını da heyecanla kütüphaneden aldım.
Ne var ki bitmek bilmez şehir dışı gezim,eğitimlerim,tiyatro provalarım,eve gelince çalışmam gereken bir dolu planlarım varken ben bir türlü başlayamadım.Haftaya vermem gereken nalet bir matematik sınavım varken,50 gün sonra LYS sınavında cebelleşmek zorunda kalacağım fizik,kimya,,matematik ,biyoloji gibi dersler olunca kolumun altından karpuzları düşürmemek için strateji planları geliştirmek üzerine zihnim üst ihtisas yapıyor.
Ben kaşındım,biliyorum:-))Gereken tedbirleri aldım.İçime önceden doğmuş olmalı ki,bir sabah bir gittim saçlarımı kıpkısacık kestrdim.Ooooh pek iyi oldu !
Yoğunluktan şikayetçi değilim.Çalıştıkça zinde kalıyorum,eyleme geçtikçe zindeyim.Kendime de önem göstermek işimin de bir parçası.Bu yüzden hepsi aynı eksende gidiyor.

Emellerimi gerçekleştirmemin bir yolunu buldum,Allah'tan ne dileyeyim daha,şükür :))

Nazar etme ne olur,şans tanı kendine,o da olur:))



Yorumlar

Unknown dedi ki…
seni böyle zinde,enerjik ve huzurlu görmek çok güzel arkadaşım.bunu içinde olmaktan keyif aldığın yoğunluğa mı,bekleyen sınavlara mı(!) yoksa okuduğun kişisel gelişim kitaplarından hangisine bağlamak doğru olur bilemem ama sana yaradığı kesin.
sevgiyle kal:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o