Ana içeriğe atla

Mini Mini Mim..Mim...Mim

Selamlar herkese,

yine ben .uzun aradan sonra yine ben.ne güzel di mi,döndüm ben ,döndüm ! fişşek gibi zıpkın gibi döndüm !
demeyi pek isterdim ama bir kuple de olsa yalan değil.Neden ,nasıl sorusunu siz sormadan hemen sadede gidiyorum efendicağızlarım.

özlediğim bloglar vardı.hani şey olur ya ,orda bir köy var uzakta,gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür hesabı ,


İşte böyle de bağlarlar şarkıyı ! çok severim bu şarkıyı söylemesini.burnumun direği de sızlar nedense her dinlediğimde ve söylediğimde.
işte bu köy misali bazen uğramasam da yorum bırakamasam da hatırlanmıyor değilsiniz.
ama ne kadar gelemesem de sizin burada varolduğunuzu bilmek sığınacak bir liman buluşumun mükafatı geliyor bana.mesela keyif sanat kahvesi de öyle anımsatır bana.giderim giderim kahveye.sonra uzuncaa bir süre gitmem.bu da buna benzedi.zorunlu oldu ama olsun.

neyse yine detaya girdim.ben buyum işte kısa kesemiyorum.kısa kesene de gıpta ediyorum. hem daha seri yazıyorsunuz hem de daha aktifsiniz.Maşallah diyelim :-)

blogları gezerken Shrin'in beni mimlediğini gördüm.blog dünyası beni Şükran diye bilmez ama işte sosyal medyada takip edenler bilir ;ismimi görür görmez sazan misali gözlerim pörtledi.
(burda bir biyologun çıkıp sazanın gözünün pörtlemez dediğini umuyorum :)

efendim bunca mevzubahis kitap okumak ile ilgili bir mimden geliyor.
aşağı yukarı benzer cevaplar ama kendimce bir kaç farkı da söylerim elbette.

başlayalım mı ?
eh bu kadar laf-ı güzaftan sonra başlamamak ayıp olur ;)

1- Çok kitaptan oluşan seriler mi ya da tek kitaplar mı?
Her birinin tadı ayrı.Her seri kitap okuma çizgimde olmuyor. Örnek veriyorum bir ince memed dörtlüsü ,michel zevaco'nun Pardayanlar kitabı Tüm zamanlar Yayıncılıkta okunduğunda tadından yenmez.Aynısını Erko Yayıncılıktan baştan oku o zaman bunu niye tek kitaba sadeleştirmemişler derim.tercihim bu durumda tek kitap olur.böyle kitaplar olduğunda seri olarak zaten güzel.ama bu soruyla alacakaranlık kuşağı serisi işte o bana hitap etmiyor.
bilmem anlatabildim mi artık !

Sadece kadın yazarları mı yoksa erkek yazarları mı okumak?

Böyle bir ayrım yapmam söz konusu değil.Zira yapan da yoktur değil mi !

3- Kitapçıya gidip kitap almak mı, internet üzerinden kitap almak mı?

genelde kitabın kokusunu soluyarak almam birincil tercihimdir.Öte yandan internetten kitap alışverişi yapmak daha makul geliyor bazen ekonomik açıdan.Bir de bulunduğun il her kitabı bulmaya müsait değilse o da bir tercih olabilir.Bir de şu var : Bazı bulduğum kitapları incelerim.Onun yanında başka alacağım kitapları da temin edeceksem kokusunu solur ,orda koyar ve yine internette alırım.ama mutlaka o kitabı kitaevinde göz gezdiririm araştırırım.
bir de önce kütüphaneye gidip o kitapları okumuşluğum elimin altında canım istedikçe okuyayım dediğim kitapları alırım.

(bu arada internetten kitap almak da önemli.önceden hiç yapmadıysanız bazen ilk tecrübe midenize oturabiliyor.küçük bir anı.aklınızda bulunsun .siz yapmayın diye söylüyorum)
yıllar önce ankara'da kızılay'da dolanırken imge kitapevine girdim.ordaki bir bey iki kitap önerdi.
biri oblomov biri felsefe terapisi .annem alacağı için kıyamadım ona sadece oblomov aldık.annem ise diğerini de alabileceğimizi de söyledi. (Bizim Uşak bu konuda o zamanlar daha vahimdi.daha popüler yaklaşıyordu.ama benim okuma çizgim popüler bestsellerdan uzak.o yüzden her gittiğim şehirden kitap alıyorum ben) Annem de biliyor ya beni.Yok,almadım.neyse sonra ben oblomovu okudum.çok beğendim.diğerini de merak ettim.ilk kez internet alışverişi yaptım.banka havalesi ile. bilmiyorum ya. 15 tl lik kitap bana iki kitap parasına patladı.kitaba verdiğim paraya acımam ama o parayla bir kitap daha alabilirdim.iyi akıl akçesi oldu.bir daha almadım.kredi kartım oldu.yine alamadım.
ama bu tecrübeye rağmen karşı değilim.ben doğru bir yolu yanlış kullanmıştım.hata bende :-)

üff yine lafı uzattım.tipik ben :-D

4- Film olan kitapları mı dizi olan kitapları mı?  

genelde kitap olarak okumayı tercih ederim.Bir tek Da Vinci şifresinin filmini ilk izledim.Ama adamlar onu aslına göre çekmişler zaten. bazı okumadığım ve filme çevrilmiş isimler var.ama ne yalan söyleyeyim beni önce filmi cezbetti.Otomatik Portakal ,Koku gibi.Diğer taraftan da 1984 romanı var onu da okumak istiyorum.Guguk Kuşu'nu izlemiştim zaten.
Bazen okuduğum bazı kitaplar kitaba çevrilse ne güzel olur diye düşündüğüm olmuştur.
Diğer taraftan yüzüklerin efendisi ve harry potter izleyince güzel .

ben de de bir huy var .anladım.Ne yardan ne serden .vazgeçmem görsellikten de ...net bir durum yok.herşey duruma bağlı şarta bağlı yanee :)

benim biraz yazma,konuşma üslubum mu değişti, yoksa zaman zaman böyle de yazar mıydım ben ?


5- Günde 5 sayfa okumak mı yoksa haftada 5 kitap mı?

İster 5 haftada oku ,istersen 5 sayfa oku istersen 5 cümle oku ;okuduğuna nicelik değil nitelik katmak en verimlisi. Okuması en düşük ülke diyoruz. Ben de buna okuyup hayatına az şey uygulamış ve verimli okuyamayan toplum olarak bakıyorum . Gösteriş olarak okuyanlar da var.Birilerine yaranmak için okuyanlar var.Okuyan var hem de çok var. Ama okuma kültürümüz yok .örnek veriyorum toplum olarak kişisel gelişim kitaplarına tamah etmiş ama kendi ataletimizi yenememiş ve okuduklarımızı sorgulayıp düşünmekten aciz bir milletiz. Çocuk gelişimi kitapları okuruz ama uygulamayız. Bahane çoktur. İzlenimlerimle sabittir .

"benim oğlum bina okur döner döner yine okur "demiş atalarımız.

6- Profesyonel bir yazar olmak ya da profesyonel bir yorumcu olmak?


Profesyonel ? Kime göre ? Neye göre ? Nasıl ? 
edebiyatta veya sanatta profesyonel olmak diye bir kavram yok bence. bu kavram ancak pazarlama,satış,reklam,endüstriyel ilişkilerde olur .
Profesyonel kelimesine karşıyım ben !
sen yazarsın veya yorum yazarsın.insanlar karar verir iyi olup olmadığına.bir insanın çok profesyonelsin demesi de profesyonel olduğun anlamına gelmiyor.Öykünmeye gerek yok. Okuduğundan ne anladığın ne uyguladığındır önemli olan.BENCE !

7- En sevdiğiniz 20 kitabı tekrar tekrar okumak mı yoksa her gün daha önce okumadığınız yeni bir kitabı okumak mı?

yeni bir kitabı okumanın keyfi bir başka oluyor. Sonuçta her defasında yeni bir arkadaş tanıyorsun.Onun dünyasına giriyorsun.Keyfi başka elbette.

ama en sevdiğim 20 kitabı da okumak ise güven verici bir ortam.sığınabileceğim eski bir kucak.

bir de ne oluyor biliyor musunuz,bazen o kitabı okuyorsun tamam da ;2.okuyuşunda gözünden kaçan bazı şeylerin farkına varıyorsun.her okuyuşunda farklı bir zevk.Bu zevki veren yazara ise minnettar olursun !
Bana kalırsa başucu kitabı terimi bundan dolayı ortaya çıkmıştır .

bir yazar söylemişti hatırlamam ama şunu demişti özetle.bir kitabı her elinize aldığınızda size farklı duygular çağrıştırıyorsa farklı şeyler düşündürtüyorsa o kitabı hep saklayın .Sadık dosttur , der.

8- Kütüphanede çalışmak mı kitap satıcısı olmak mı?



kitap satıcısı olmak da fena fikir değil ama orda yine de olsa ticari bir amaç var. Kütüphanede gönüllü çalışmış ve iş olarak da bir dönem de çalışmış biri olarak söylüyorum KESİNLİKLE KÜTÜPHANEDE ÇALIŞMAK ! 

(burda da bir dipnot geçerdim ama susayım artık.)

9- Favori türünüzden kitaplar okumak mı yoksa favori türünüz hariç diğer her türden kitaplar okumak mı?


bu noktada biraz düşündüm.
aslında her türe açık biri görünüyorum .ama varmış öyle okumaya bile girişemediğim.
Çok popüler itiyor beni mesela. bir de piyasada çok dolanan bazı kitapları okuma girişimim olmuyor.yazar belirtmem belki ayıp kaçabilir . 

10 - Sadece fiziksel kitap kopyalarını okumak mı yoksa sadece e-kitap okumak mı?

kağıt kokusunu duymam gerek.onun tadı ayrı.Ama bazen kalın bir kitap oluyor.Evde de zamanın olmuyor.Yanına alsan çantada ağır oluyor.taşıya taşıya kenarları eskiyor bazen kıyamıyorsun. fırsatın olmuyor bazen okumaya. bazen almadığında da bir boş zamanın oluyor ,olsaydı şimdi yarılamıştım diyorsun.işte bu bağlamda e-kitap olması büyük kolaylık .kalın romanları at e-kitapa.derdin de bitsin.tatile çıktığında filan büyük kolaylık.

bazen teknolojiyi bu tür yerlerde kullanmak mantıklı.


sözüm bitti şimdilik.nasıl olsa artık buralardayım.görüşürüüzzzz !
























Yorumlar

Şahin Şirin ERDEM dedi ki…
Hoş geldin sefalar getirdin. .çok tatlı olmuş cevaplar. . Pardayanlar ne zamandır aklımda hala okuyamadim.
Teşekkürler... sevgiler. ..
Şükran dedi ki…
pardayanlar ı eline alsan düşüremezsin.ben de bulsam hemen alacağım tüm zaman yayıncılıktan.
bu arada ee ben mimlemeyi unumuşum :-)
deeptone dedi ki…
pardayanlar. sahaftan alıp okudum ya. zevaco. on tane okudum :) distopya. romanda mı seviyon filmde mi. çok var ikisinden de. :) bi de seni görmek güzel pek meşgul hanımefendi :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o