Ana içeriğe atla

GELGİT





bloguma yayınlamak üzere bir yazmışım.Babaannem yoğun bakımdaymış o zaman.şimdi....

Neler yazmışım meğer.sildim şimdi.Canım istemedi yayınlamak.
konuşmak içimden gelmiyor.çevremde konuşulanlardan mı ,olanlardan mı bilmem ama pek bir dinginim bu aralar.
devamlı düşünüyorum.yine sorguluyorum. hiç sevmiyorum bu huyumu ama durduk yerde başkalarının yanında da ağlayıveriyorum.kayıplarıma değil de, bu hayatı kuralına göre oynamadığıma inanamıyorum.
karaktersiz hissediyorum kendimi çoğu zaman.içimde gerçekten bir gram intikam hissi olsun,öfkemin uzun sürmesini istiyorum.o his içimde olmasa bile sertmişim gibi davranıyorum.
hiçbir defteri kapayamıyorum.geçmişi geçmişte bırak değil mi;bırakamıyorum.
ne biçim insanım ben be,karaktersiz !yüzüme tükürseler öbür yüzümü çevireceğim nerdeyse.
işte bu yüzden günlerce yazmak için yeltendiğim blog sayfasında ekrana bakıp bakıp sustum.blog sayfalarınıza sessizce sızdım.hepiniz öyle güzel yazılar yazıyorsunuz ki,iş yerinde mola saatimde bile göz gezdiriyorum,okuyorum.beğeniyorum da.ama içimden konuşmak gelmiyor.
sabah bile yatağımdan :
-gün yine başladı ve ben yine konuşmak durumunda kalacağım !
hareket etmeyi,acele bir yerlere yetişmeyi,çocuklarla sokakta karşılaşmayı,milli eğitimin düzenini eleştirmeyi bile özledim.
hep çok sevdiklerim gidiyor.küçüklüğümden beri makus talihim bu oldu.en morali bozuk anlarımda beni anlayan birilerinin olmadığını kavradığımda kendime sığındım ,dualarıma sığındım.beni haksızca eleştirdiklerinde canım çok yandı ama sen bilirsin Allahım ,dedim.böyle böyle moralimin bozuk olduğu zamanları inancımla değiştirdim.
böyle böyle değişiyor insan..
en radikal kararlar yalnızken canın yandığında düşünülür ve hayata geçirilir....
sen hiç havuzun başında malibuyu yudumlarken kahkahalarla şahaserler oluşturan kişi gördün mü,
benim de oluşturduğumdan değil,
ama oluşturan,tarihe isimlerini yazdıran kişilere baktığında canı en çok yananlardır....
ben mi,
ben bu tembellikle ancak 2.Oblomov şahsiyeti olurum....

sustum.nokta.



NOT : Muhteşem Gatsby izleyeceğim bu akşam.Sonunda Note 3 aldım.Dünya Tiyatrolar Gününde bir İstanbul yapıp opera izlemek vardı ama sırayla kuşum sırayla :)

Bir kamyon alasım var bugünlerde.Bir prefabrik ev yapasım.her akşam iş çıkışı gidip salonunda dans etmek ve müzik dinlemek,dikiş dikmek.....
üff be hayali bile heyecanlandırdı :-))

Sizleri seviyorum......



Yorumlar

Mutlu Eller dedi ki…
Benzer bir ruh halindeyiz aslında. Tek farkımız çocuklarım olması. Onlar sayesinde bir köşeye çekilemiyorum, 20 sene önce olsa çoktan elimde günlük, kulağımda müzik kapatmıştım kendimi odama:)
Şükran dedi ki…
Ah semi neyi istediğimi biliyorum nasıl neleri göz alacağı mi da .şimdilik bende oda mi kapatıp müzik dinliyorum...:)evet ayniymisiz
Şahin Şirin ERDEM dedi ki…
sıkma fazla canını şükran..
zaman zaman benzer ruh hallerine hepimiz kapılıyoruz.
"insanım. insana ait hiç bir şey bana uzak değildir" demiş bir bilge.
tembellik, hüzün insana ait doğal hallerden..
bu arada, ben de note2 aldım. sevdim telefonumu..:)
Şahin Şirin ERDEM dedi ki…
sıkma fazla canını şükran..
zaman zaman benzer ruh hallerine hepimiz kapılıyoruz.
"insanım. insana ait hiç bir şey bana uzak değildir" demiş bir bilge.
tembellik, hüzün insana ait doğal hallerden..
bu arada, ben de note2 aldım. sevdim telefonumu..:)
Şükran dedi ki…
Hayırlı olsun.guzel güzel kullanalım. ..

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o