Ana içeriğe atla

Keyif Sanat Kahvesi'nde Bir Şiir Akşamı





Bugün ne yaptım dersiniz,
Uzun süreden beri gidemediğim Keyif Sanat Şiir Akşamına katıldım.Orhan Alkaya'nın şiirlerini okuduk.Biraz geç katılabildim ama olsun katıldım ve keyifli bir akşam geçirdim.Akşamın son demlerine denk geldiğim için de kapanışın yıldızı da oldum haliyle.Şiir akşamını şairin kitaba da adını verdiği Tuz Günleri şiiri ile noktaladık.

Orhan Alkaya aslında pek bize yabancı sayılmayan bir şair.

Kendisi hakkında küçük bir bilgiyi de burada paylaşıyorum.

Vikipedia Alıntı :


Orhan Alkaya,   (d. 1958İstanbul)   Türk şair, yazar, tiyatro ve sinema oyuncusu, yönetmen, gazeteci.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okuyan Orhan Alkaya, günlük gazetelerde ve dergilerde değişik sanat disiplinleri üzerine eleştiri yazıları, siyasi makaleler, denemeler yazdı. Şehir Tiyatroları’nda oyunculuk ve yönetmenlik görevlerinde bulundu. 12 Eylül Darbesi sürecinde 1402 sayılı sıkıyönetim kanunu ile görevden alınan binlerce kamu görevlisi arasında yer aldı. Sanatçı; ansiklopedi yazarlığı, gazetecilik, editörlük, danışmanlık dışında, sinema filmleri de çevirdi. Birgün gazetesinde yazıları yayımlanmakta olan Alkaya'nın basılmış 6 kitabı bulunmaktadır. Sanatçı, 8 Ocak 2008 tarihinde İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği'ne getirildi, 29 Mayıs 2009 tarihinde görevden alındı.Türkiyenin reyting rekorları kıran Kanal D dizisi 'Öyle Bir Geçer Zaman ki' adlı dizide Hikmet Karcı'yı ve Atv'de 'Al Yazmalım' adlı dizide Salih karakterini canlandırdı.

Ve...
                                                                     Tuz Günleri şiiri :

bize yapılanları gördüm , hepsini 
bin ejder kuvvetinde kötüydüler 
bir kuşak yok edilirse belki, çok yılın 
öcünü alacaklardı; kimbilir haklıydılar 
hepsini gördüm; dağılan beyinler 
ucuz bir klişe kadar hakikiydi 
dağılan hayatlar tevazu ile romansız 
aşklar hep yarına ertelenmiş ve gizli 
sırtlanlar ısrarlı sır taciriydi 
annem de korkuyordu onlardan 
kimdi onlar çün hazır ve nazır 
onlar içimizde ve zahiriydi 

bize yapılanları gördüm, hepsini 
kimliksiz bir ülkenin sadık bekçileri 
yarınsız memurları dünden ari günün 
ve Aryan rü'yaların yanlış Batılıları 
harita üzerinde oda ararken 
hepsini gördüm, bir el bombası 
ellerinde patlayarak yok ediyordu 
boydangay boygay bir coğrafyayı 
sadakat hep bugüne gönderilmiş ve açık 
ebemler ısrarlı yol muhaciriydi 
gönlüm de korkuyordu onlardan 
onlar ki toprakta mayın suda kolera 
havada ihanet kadar çoktu 
onlar hem Yeşil hem Hareket bir ordu 

bize yapılanları gördüm , hepsini 
an benimle geçerken zamansız 
ve hep bir ukte kadar karanlık 
günler hayli sevimsiz hatıra haliyle 
isimler ölüm hükmündeydi 
kusmuğundan tanıyorduk artık insanı 
hırçın ve hükmedici bir hal sinmişti her yere 
hata! erken büyüyor burada 
Feryat da korkuyordu onlardan 
eksik arzu, kayıp çocuk, masum örümcek 
onlar boşlukta karşılıksız bir soruydu 

bize yapılanları gördüm, hepsini 
yanlış tariflerle uzatılmış bir yol gibiydik 
bizden mütevelli heyeti ve icracı avukat 
kötü gün yabancısı ve yatakta hoyrat 
sözsüzlüğe tutsak bir aile, sınav çocukları 
bizden bir aşağılanmanın hazır özneleri 
münasip suçortakları...ve suskunluk hücresi için 
bie adım ileri! istendi. yıldırımlar yaratmak 
memleketi yarısına kadar demir ağlarla donatmak 
memleketin yarısını unutmak beklendi bizden 
bir bok vardı gibi sundukları hayatta 
vazgeçemezdik sanki güzel ve yetenekli olmaktan 
kudretle aptaldılar, hiç bırakmadılar korkuyu 
memleket bile korktu onlardan 
güzel ölüm, iyi abla, sine qua non hayat 
arsenik ve çaydılar, rü'yasız uyku 

bize yapılanları gördüm , hepsini 
açlık gözümüze sokulmak için bekletiliyor 
vicdan derin çarpışmaların gazisi 
ibne! arkadaşımın müstear ismiydi 
havlamamızı istediler, uluyabileceğimiz kestirmeden 
onlar; zihnimize kartal salanlar 
haklıydılar, postumuza göz dikerken 
bedevi yol açacak, nizamcı oturacaktı daima 
argonotun yolu vardı ve uzakta 
meşkederdi yoksul tanrılar 
Adam bile korktu onlardan 
yaratılışı yaraladılar sır fabrikalarında 
bereketsiz süt ve inançsız başaktılar 

bize yapılanları gördüm, hepsini 
benliği gölgeleyen iktidar ardımızdan ağladı 
ve hep ikizini terketti hevesle kutsanan 
hayat! merakın sağrısında çok yol alındı 
kan tarif etti göbeğinden ayrılanı 
kırılan göğün altında kamaşan gözlerimizle 
az gittik uz gittik dere tepe biz gittik 
iklimden iklime değiştik, evet 
zamanın suyu vardı, bir de bunu bildik 
ve onlardan azade korkuyu 

bize yapılanları gördüm, hepsini 
kır hayvanını okşayıp isteğe uzandık 
kırk yıl ayrı koydular kadın ile erkeği 
bize bir harf öğreteni kırk yıl hayattan kovdular 
öğüt, tütsü ve fal tutuşturdular elimize 
cinayetimizi çaldı onlar nesebi gayri sahih 
sevgiyle. oysa ne güzel yenilmiştik 
öğrenmekteydik tam acının kudretiyle 
: sabit kalemlerle silinir kan 
insan yok etmeye yazgılıdır ve varlık 
bu şiddetle sınanır. işte şöyle 
: romanımızı yakarlar, hayvanımız yaralanır 
kalbimiz kırılır soludukça çok yıllık ölümü 
ırmağımızı ateşe salar semender tıynetan-ı aşk 
gül yanlış kokarsa, tuz yakaya takılır 

bize yapılanları gördüm , hepsini 
gül yanlış kokarsa tuz yakaya takılır


Abimin 31.doğum gününün yokluk melankolisi sarmaz mı içime.Hazır eğitim ,toplantı ya da başka bir program da yok.Yemişim sağlığını dedim ,içimdeki diğer Şükran uyandı.Serseri,melankolik,debdebeli,kapalı Şükran.İki sigara bir bergamotlu çay içtim.Deniz'e inat.Onun nasıl baktığına inat etmeden.Zihninde neler döndüğünü bilmeme rağmen....
Ara sıra kaçamaklar... 
Amaaan....!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o