Ana içeriğe atla

Karmaşık Cumartesi

Bazen insan kendi içinde gizemlerle dolar.kendi içine kapanır.Duygularını,düşüncelerini bir potada eriterek zihninde yaşar ve kalbinde hisseder .Kimi zaman heyecan ve coşkuyla taşarak sevinçten,kimi zaman yine coşkuyla taşarak üzüntüden,kimi zaman ise kızgınlık bir lav olur çıkar yanardağından...ama hep içine içine..
Sonra bir bakmışız içimizdeki biriktirdiklerimiz taşmaya başlamış.Ağırlığımız bize yük olmuş.İlk başta aynı yüktü sırtımıza binen ama biz o duyguyla yürümeye başladıkça elimizdekiler bize yük olmaya başlamış.
Nasıl ki 5 kiloluk bir poşet  ilk taşıdığımızda bize normal ve taşınabiliyor geliyor;yürümeye başladığımızda ve mesafe arttığında poşetin artık bize fazla ağır geldiğini de duyumsuyoruz.
Gerçek,somut ve bir fizik kuralı olarak öngörülen bu örnek aslında hayatımızın anlamlarında da mevcut.
Kendi içimizde yaşadığımız duygular da buna benziyor bence.Kimimiz içimizde neyse dışımıza da söyler,içi gam tutmaz.Karşındakinin kalbi mi kırılacakmış kırılmayacakmış umrunda olmaz.Kimi de içindeki durumu kırmadan nasıl dile getireceğini düşünür.Karşındaki kırılsa da 'ben onu kırmamamak için nasıl bunu dile getireceğimi çok düşündüm.Buna rağmen bana kırılıyorsa onda var bir problem'Bazı zaman da hiçbir şey söylemez insan.O da taşar taşar.Sonunda biri püf dese boşanır artık.
Yüklerimiz bir pamuk kütlesine sahipken nasıl birer demir oldular çıktılar değil mi !
Sabah, ilk gözlerini açtığında o günün tüm sorumluluğunun omuzlarına bindiğini ve yapılınca etkisi geçecek ama yapasıya kadar geçen süreçte o işlerin gözümde nasıl büyüdüğünü tahmin edemezsiniz.İçimde tembel bir ruh var ve ben çoğu zaman onunla mücadele ederken buluyorum kendimi.O ilk kalkış,o üstümü giyinme telaşı,evden çıkana kadar herşey azap.Ama sokağa karışınca serseri ruhum debeleniyor.Kimliğimi sokaklarda insanların arasında buluyorum.
Seviyorum çoğunu insanların.Hayatıma bir kareden taşmış olan insanları daha çok seviyorum.Şanslı buluyorum kendimi.Kimi enerjimi sömürüp negatif bir enerji saçmaya çalışsa da,omzuma aldığım ağırlıklarla çok seviyorum.Fırtınalı bir ruh halim olsa da çoğu zaman insanların beni 'hep güleryüzlü 'diye tanımlamaları bir şeyi başardığımı düşündürtüyor.
Hayatın özünü aldığımı düşünüyorum bu safhada.
Elbette her zaman iyi günümüzde olmuyoruz.Mutlu olmadığımız bu zamanlarda bile herşey yolundaymış gibi davranmak daha ağır.Hayatın bana öğretilerinden biri de bu işte.Canın nasıl yanarsa yansın karşındaki insanın daha çok mutlu olmaya ihtiyacı varsa onun için mutlu ol.Mesela hasta yatağındaki bir sevdiğinize tutup aynı hastalıktan bir arkadaşının öldüğünü söylememek gibi,onun karşısında ahlanıp vahlanmamak gibi ,gözyaşı dökmek gibi...Hayatımdaki en büyük rolüm ve sahnem öyle bir anımdı işte...
Koca bir cumartesi uzanıyor şimdi önümde.Ayaklarını güneşe doğru vermiş.Miskin başlayan bir cumartesi ve ardında tempolu bir ritimle başlayan saat metronomları.....
İşte bir cumartesi karmaşıklığı...tıpkı cumartesinin kimine tatil kimine çalışma kimine de öğleden sonra başlayan gün tembelliği adına,kimine göre öğleden sonra başlayacak tatiller adına...
Mutlu bir hafta sonu geçirmeniz dileğimle...
Sevgiler

Yorumlar

semmma dedi ki…
enn mutlu haftasonu senin olsun tamam mı? anlaştık. çak!
Şükran dedi ki…
semmma harikasın,bu cümlenle bile enerjini aldım senin,sesini ve tonunu bile canlandırabildim gözümde...Çok mutlu oldum ben şimdi..Ama sizlerin de mutlu olması lazım ki en mutlu ben olayım ve mutluluğum katlanabilsin :-))
Çaktım bi beşlik;))

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o