Ana içeriğe atla

Şanselize Aktüel

Üç yıl oldu galiba bu fotoğrafı çekileli.Bu fotoğrafı görmek  bugünlerimin en güzel tesellisi oldu.
Yine çok yoğun günlerimden birini yaşıyordum ve mükafatını böyle güzel sonuçlar vererek yaşadım.

 Yoğun olmak güzel.Biliyorum çünkü evde otursam yine sıkılmaya başlayacağım.Ama insanın bir ayarı olmalı be arkadaşım!

Bazen günler boyu öylesine boş geçirdiğim günler oluyor ki,bir şey çıksa da yapsam,biraz koştursam diyorum.Bazen de öyle yoğun oluyorum ki,boş oturacak zamanım olmuyor.Hani bir dengesi olsa diyorum..Yok yok!
Sabah,öğle,ikindi,akşam ,yatsı farketmez haftanın 7 günü 24 saati full aksesuar geziyorum ortalıkta.
Tiyatro çalışmaları ise her gün yapılıyor.Hele bir yandan da işim için gereken eğitimlerle ,etkinliklerle çakışmıyor mu !
Neyse ki şimdilik bunu tolere edebiliyorum.Gün içinde harcadığım çabanın 2x katını yapmam bekleniyor.Olsun ben yaparım,tek rolümün hakkını vereyim de ben !
Kısmetse 9-10-11 nisan tarihlerinde oyunumuzu sahneleyeceğiz.
İtiraf ediyorum bazen acayip süngüm düşüyor.Hayata karşı her zaman pozitif olamıyorum.Bu zamanlarda da 'bir silkelen bir kendine gel ,ne oluyoruz huuuu ' diyesim geliyor içimdeki ben'e. İşte o zaman hayallerim,yapmayı istediklerim aklıma düşüyor. 'çalış diyorum çallııııış ' işte o zaman içimdeki o güçlü tembelliği eziyorum ve güçlendiğimin farkına varıyorum.
Şiir günlerime gidemiyorum.Hafta sonuna aldılar ama malum tiyatro provaları...
Şehrime gelen sergileri kaçırmıyorum ama.Kırk yılda bir geliyor. Geçen gün İzmirli Hattat Sanatçısı Durmuş Turanoğlu'nun sergisine gittim mesela.Derin bir huzur duyarak gezdim sergiyi.Kendileriyle de tanışma fırsatı buldum.





Bu fotoğraflar telefonumla çekilen fotoğraflar.Fotoğraf çekme konusunda gördüğünüz gibi başarılı biri değilim.Ama şu kadarını söyleyeyim :Tüm tablolarda ince bir işçilikle işlenmiş bir sanat vardı.Tasavvufi etkilerin olduğu sergide ,dualar ince bir titizlikle gösterilmişti.Yukarıda gördüğünüz İsra Suresi de ,bugünlerimde aklımdan düşmeyecek bir duaydı.Bu yüzden beni de oldukça etkilemişti.
Yeni bir iş kurduğum için bugünlerde,satın alarak destek veremedim ama sergiye bir çok kişiyi yönlendirmeye çabaladım.

Sorunlarımız uzun açıklamalar getirir.
Çözümlerimiz ise tek çözümdür.Eyleme geçmek gerekir. -Saydı ,değil ;
Her şeye rağmen......
                                                
Bugünlerde bu kadar yoğunluğuma rağmen elimden hiç düşmeyen bir kitap elimde geziyor. İncecik bir kitap.Bir oturuşta okumaman olası değil.Taş çatlasın akşam başlasan,ertesi sabah bitecek türde bir kitap.Aslında bir kişisel gelişim kitabı olarak önerildi bana.Ama ben daha çok toplumsal bir ayna kitap olarak gördüm.Kişisel Gelişim kitaplarına uzaktan baktığım ve tüm kitapların birbirinin aynısı olarak değerlendirdiğim için bu yazarın  ismini de  çok duymama rağmen alıp da okumamıştım.Şimdilerde ise otobüs durağında,bankada,herhangi bir yerde beklerken,prova sırasında okumak için can atıyorum.

Malum bu hafta hem Kütüphaneler Haftası Etkinlikleri kutlanıyor hem de 27 Mart Dünya Tiyatrolar Gününü geçiriyorduk.İki vazgeçemediğim güzellik bir bir etkinlikte kutlanmaz mı !
Kütüphaneler Haftası etkinliklerinin son gününde Kitap Sevgisi ile ilgili bir çocuk tiyatrosu oynandı.Ekipten bir arkadaşım bir zamanlar birlikte tiyatro çalıştığımız bir arkadaşımdı.Ekibim dağılınca ,ona teklif götürdüm.O da sağolsun ,kırmayıp kabul etti.Böylece hem onun ekibine hem de kütüphaneci arkadaşlarıma elimden geldiğince destek vermeye çalıştım.

Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği Korosu

Sevgiyle geçen ,güzelliklerle dolu bir gün olsun...Ümitle...


Yorumlar

Unknown dedi ki…
evet bu hafta senin haftan gerçekten.hem tiyatrolar hem de kütüphaneler haftan kutlu olsun Şükriyecim.
yoğunluk iyidir güzeldir,senin yapın boş durmaya müsait değil ben gibi.bedenin yorulup bitinceye kadar çalışmaya devam:)
resimlerin açılmıyor ama:(
Şükran dedi ki…
teşekkür ederim ebrucum,hepimize kutlu olsun:-))
yoğunluk iyi tamam da canım benimkisi abartı oluyor azcık:))
Fotoğraflar mı,ben de görünüyor ama .Bir bakayım:))

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o