Ana içeriğe atla

Tatatammmm.! Şanse Pazar Bu Hafta Yine Karşınızda:-))

Tatatatam!
O lala la , İşte geldim burdayım ben bu işte ustayım! Radyo frekansları başında kulağını dikmiş pek muhterem dinleyicilerim,
Hoşgeldiniz sefalar getirdiniz !!!! (şak şak şak,ıslık sesleri )
Yine bir pazar günü sizinle birlikte olmanın heyecanını ve keyfini yaşarken dopdolu ,bol adrenalinli anlara ne dersiniz ?
Günün bu saatlerinde evden çıkmakta olanlar,evden çıkmış yol almakta olanlar,ütü yapacağım yardıma gel bari boş boş konuşma, diyenlerin radyosu burası! Takmış koluna elin adamını,beni orta yerinden çatlatıyor diyenlerin frekansı!
Taktık sevgilimizi ama yapacak bir şey yok, diyenlerin durağı burası...Her nerede olursanız ben dinlemeye razıyım seni,diyenlerin durağı burası!

Bu hafta tweetlerinize bakmakta sorun yaşıyorum sevgili dinleyiciler.İnternet bağlantısında oluşan bazı problemler sebebiyle programımıza telefon bağlantılarıyla devam ettireceğiz.
444 o 489 11 nolu telefon numaralarından programımıza canlı bağlanabilirsiniz.Benim kartoloz sesimi duymak istemezsiniz ,diye anlayışlı davranmak isterseniz 4999'a Şanse Pazar yazın ,programımıza katılın.
Aman da efendim kimler geliyormuşşş...Kimler geliyormuşşş da efenim,siz buraların yolunu bilir miydiniz efendim,bilseydik....Kenan Doğulu söylüyor.Boğaziçi:-))
Zamanında İlham Gencer 'in Bak Bir Varmış  Bir Yokmuş şarkısını sabahtan akşama kadar dinlerdi Kenan.Biliyorum ,çünkü hep rüyalarıma girerdi.İşte bu şarkı ruhunda öyle fırtınalar kopardı ki ,bir baktım bu da bir gün böyle şarkı yapmış.Başta pek sevdiğimi söyleyemem.Dinledikçe alıştık şarkısına.Kırmayalım dedik.Kenan efendi çocuktur.Hevesi kırılmasın yavrunun.Bakalım İlham Gencer Boğaziçi'ni nasıl anlatıyor:

Sabahtan akşama kadar Boğaziçi şarkıları dinlerdik biz.O sene içime bir boğaz aşkı akşetmişti. Habire elimde Semiha Ayverdi'nin Boğaziçi'nde Tarih kitabı olurdu.Hey gidi günler hey!
Ooo kitap dedim de aklıma geldi.Bugünlerde blog aleminde hayat verilmesi gereken bir etkinlik var.Profesör 'ün basın toplantısında gösterdiği nezaket ve yardımsever girişimci tutumu basın ve yayın dünyasını harekete geçirdi.Yakın günlerde blogger arkadaşların da bu girişime destek çıkacaklarını umuyoruz.Alıcılarınızla oynamayınız lütfen , adresini bildireceğim:)

 Profesöre programımıza katılımlarından dolayı teşekkür ediyoruz.Geçen haftaki programımızdan sonra istenirse medya iletişim kulübü kurulabileceğini dile getiren yazarımız, motivasyonu artırma konusunda yapıcı izleyicilerimizden.
Geçen haftalardan aldığımız bir olumlu bildirim de Bir Sırrım Var Güzel İnsan Ebru'dan geldi.Muhtemelen şu saatlerde kulağını radyo hoparlörüne bağlamış durumdadır. Yapıcı ,fikirci ,samimi, şeker mi şeker bu arkadaşımızın yorumları da bıcırbıcırdı.4999'a devam yazan bu güzel talihlimize Angeline Jolie öpücüğü gönderiyorum. Hahaha çok gıcığım ,biliyorum Ebru ;)
Deeptone de sağolsun güzel sözleriyle programımıza renk katmış.Hani bazı insanlar vardır ya hangi hayata hangi insana hangi doğaya düşseler renkleriyle bir fark yaratırlar.Yaratmakla da kalmazlar ,çevrelerine ışık getiririler.Tanımak,tanıştırmak,bilmek,bildirmek,izlemek,izletmek,farkında olmak oldurmak onlarla  olur.ben o yüzden Deeptone'u prizmaya benzettim .
Hadi bakalım bu kadar laf yeter .Bu Ne Dünya Kardeşim : 


Yeliz son yıllarda çıkardığı albümle eski ışığını tutturamadı.
Sesi çok güzel bu dinlediğimiz şarkıda.Son yıllarda acaba çok mu sigara içmiştir bilmem ama, bu güzel tınıyı bir daha yakalayamadık onunla.Olsun,bu şarkısı Yeliz'i bize güzel hatırlatıyor.
Hızı kesmeyelim mahallenin romantik prensi Ceceli gelsin şimdi .Limon çiçekleri !
                     Sarı rengini sevdiğim için bu şarkıyı da seviyorum desem haksızlık etmiş olmam değil mi?Ceceli gülümsüyor.Sen bilirsin, diyor bana.Kibar da çocuk ! Yok haksızlık etmeyeyim.Bu şarkının akdeniz akşamını hatırlatan sakin, munis, aşk kokan bir hali var.Sık dinlemem ama dinlediğimde keyif aldığım şarkılardan biridir.
Radyo frekansları başına yeni gelen dinleyicilerim çok şey kaçırmış olmadınız.Ben size rss halinde geçmiş döküm yaparım hani.O kadar da havamız olsun:-))
Bir kere Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği koro konserine gittim.Ayyy bir hoşuma gitti,bir hoşuma gitti !
Ertesi sene ben de katıldım.Müzikte perdok es,şu notadan girin filan bilgileri öğrenince üstüme bir hava gelmişti.Hallah hallah ,yananı görür Allah Allah  görür inşallahhhh inşallah  , diye allahtan süt banyoları yapmadım:-))Randımana getirdim kendimi .
Hiç tanımadığım insanların karşısında "Kapıldım Gidiyorum bahtımın rüzgarına " deyince rüzgar değmiş yaprak gibi sallanıp 'ce '  demiştim.
Şaka şaka o kadar değil!Abarttım.Kuş popülasyonuna saygılı olan ben sesime güvenmesem zaten çıkmam.Arada detone olduğum varsa sesimin notasını bilemediğimden oldu. Bir kaç saka kuşu ötenazi hakkını kullanmış olabilir .Ekosistem de bununla çökmez ama değil mi ?
  Bu hafta gündeme Şükriye'nin de bir etkinliği düştü.Kitap değiş tokuş fikri bir kaç ilgili dışında pek rağbet görmedi. Olsun ,önemli olan başlatmış olmaktı .Daha zamanı var  bu etkinliğin.
Bu fırsatta tanıştığı Pembe Deniz'in isteğine de kayıtsız kalmak istemedi .Rica etti,programında bu duyuruyu da bir yapıver diye.

Reşat Nuri Güntekin- Çalıkuşu
İpek Ongun- Bu hayat sizin
Dr. Sevim Asımgil- Dilara
Danı Sınclaır- Kimsin Sen?

Yukarıdaki kitaplar ile eş değer olmasını istiyorum takas edeceğim kitapların.Kitaplığımda yer açılması için istiyordum. İşte dedim ya eş değer istiyordum :) demiş. Harlen Coben serisini de bilhassa belirtmiş yorumunda.

Bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler Şanselize Bulvarı'na uğrayabilirler.Benden söylemesi ;benden günah gitti !
   Geçen hafta pek heyecanlı olduğum için yiyecek içecek bol keseden gidiyordu.Bu hafta heyecanın yerini pazar sakinliğine bırakınca,bir de insan geç kahvaltı edince böyle cebimizde akrep taşıyormuş gibi oluyor haliyle! Şimdi biz bu durumda nasıl biz özgürüz diyebiliriz !


                                                                       Yani özgürlük bu !
Şu an elime düşen bir haberden bahsetmek istiyorum .Politikacılarla ilgili çok çarpıcı açıklamalar yapan Ç.K. isimi şahıs gözaltına alınmış.Habere göre Ç.K politikacılarla ilgili bazı saptamalarda bulunmuş.İşte o saptamalar :

"Politikacılarla çobanların arasındaki en belirgin özellik ; çobanların kaval çalarak ,politikacıların nutuk atarak milleti  uyutmasıdır."
çok cesur çok iddialı sözler bunlar!
"Politikacılar günde iki kez traş olurlarmış.İki yüzlü olduklarından."
Ooooh ,aman tanrım ! Ohmm may gat efendim ! Tüm dillerde aman tanrım !

Bu sözler yenilir yutulur sözler değil ! Ç.K ayvayı yedin dostum!

Bir masal söyleyelim,uyu da çabuk geçsin zaman.Bir varmış bir yokmuş....
Bir zamanlar Süper Baba'mız vardı her cuma akşamı onu beklerdik.Alf,Susam Sokağı,Bizim Aile,Lessie hayatımızı süsleyen güzel ayrıntılardı televizyonda izlediğimiz.Barış Manço pazar günleri 7'den 77'ye programlar yapardı.Akşam saatlerinde de, pazar günleri Cenk Koray ile Tele Pazar olurdu.
Bizimkiler dizisinde Tahtakafa Raşit'e gülerdik.Erkan Yolaç çıkardı .Değiştir ,Evet Hayır programları olurdu.Mehpare Çelik TRT ekranlarının değişmez spikeriydi.Haber bültenini o sunar,sohbet ve kültür sanat programlarında da o çıkardı.Sonra pazar günü öğle kuşağında çocuk korosu olurdu.Gürer Aykal'ı ordan hatırlıyorum.Annemle beraber izlerdik.İyilik yap iyilik bul /Kim kazanmış kötülükten diye şarkılar söylerdik biz.
Çocuk şarkıları bilirdik.Şimdi çocuklara şarkı söyle, desen ilk akla gelen nerdeyse İsmail YK şarkıları oluyor...Bizim çocukluğumuz güzeldi .Hiç özenmiyorum o yüzden ben .Şimdi çocuk olmaya....
Müzik arasında benim de aklıma başka sözler geldi.Nerdeyse 20 senelik bir geçmişe sahiplikleri var.Sabah gazetesinin duvar  yazılarıydı .Aynı sayfada  kimi zamanda Selahattin  Duman'ı ,kimi zaman Çetin Altan'ın, kimi zaman da Melih Aşık'ın yazıları olurdu.
Duvar yazılarını kim yazardı bilmem ama , ben hala açıp baktığımda aynı keyfi ve aynı haklılığı görürüm.Bu gün bile aynı şeyleri eleştirdiğimiz düşünülürse... Hele bu insanların doğru konuya parmak bastıkları bir gerçekse...

Kızını dövmeyen gayrimeşru torununu döver
Çocuğunu okutma bırak cahil kalsın toplumun canına okusun
eskiden sözümün eriydim terfi ettirdiler çavuşu oldum !
Şişmanlamaktan korkma...Her bedene göre bir mayo mutlaka vardır!
Benim beynimi yıkadılar.Ama tam beyazlamadı
İki yakan bir araya gelmiyorsa gömlekçini mahkemeye ver
Bu kaleci milleti çok fanatik oluyor.Kendini yerden yere atıyor .
Kedinize lens takın.Van kedisi gibi havalı olsun.
Politikacılar arasında en keskin beddua "Allah seni medyanın diline düşürsün de ,manşetlerden inme emi !
Toplu iğne dikiş iğnesine ne demiş "hadi sen de kafasız"
Boş tüp ,dolu tüpe ne demiş " Seni yakacaklar benim yerime "

Bayanlar baylar ,bu hafta yaptığım görüşmeler sonucunda bazı tatsız izlenimler daha edindim.
Dalgalanmakta olan ruh halimi kabartan durumlarla karşılaştım.Tuz biber ekilmedi değil tabi; İyi ,mutlu ,herşey yolunda giderken takmadığın bazı sözleri, dalgalı ruh halinde süper çekim gücüyle icat edilmiş elektrik süpürgesi gibi alıyorsun.
Tiyatroyla senelerden beri haşırneşir ve içinde ,merkezinde olan biri olarak ne kadar imrenilsem de şehrimde hakarete uğrayan sözlere de rastlıyorum.Bunu ayan beyan yüzüme de vuruyorlar.Tabi ben kendimi bildiğim için bunlar bana tıntın geliyor.Ama bugünlerde "dalga boyu aşmış ha beş metre ha on metre"  misali benim zaten içim karışık, daha fazla karmaşıklaştıralım diyen insanlar var!
Geçen bir arkadaşımın işi için gittiğimizde beyefendinin biri neredeyse beni arkadaşın yanında zavallı,dilenci yerine koydu.Alıngan bir insan değilimdir.Buna mahal bırakmamak için nazikçe sorma yöntemlerim vardır.Ama beyefendi sağolsun arkadaşa bir örnek verirken beni gösterip arkadaşınız gibi üç kuruşa çalışmayı avare avare gezmeyi mi düşünüyorsunuz (dahasını söyleyemeyeceğim)yoksa insan kaynakları gibi saygın bir işi mi istersiniz gibilerinden buna benzer cümle kurdu.O sırada ben tepemden akan kaynar suyun beni nasıl haşladığıyla meşguldüm.
Hayat boyu bunu yaşıyorsun.Akraban da yapıyor bunu.Herkes yapıyor.Çünkü öyle görmüşler.Çünkü benim gördüğüm gibi görmüyorlar dünyayı.Ne diyeyim!
İki dizide oynasan bir abdirik gubdirik bir filmde oranı buranı açsan ,aptal kız rolü oynasan para alıyorsun,ünlü oluyorsun ya o zaman saygın görünüyorsun !!!Ama benim gibi çocuklara tiyatro yapıyorsan,tiyatro öğretmenliği yapıyorsan ,sivil toplum kuruluşlarında aydınlık gelecek sözleri senin ediyorsan,gelecek ile ilgili kurduğun tek hayal, evli ve çocuk sahibi olmak değilse,hayatını para üzerine kurmuyorsan,Allah çok verip azdırmasın,az verip baktırmasın diyorsan,maalesef zavallısın o insanların gözünün önünde !  
Paran kadar saygı görüyorsun.Ne kadar paran varsa öyle saygı görüyorsun.Kaç paralık elbise ,esvap ,şu bu ne giyiyorsan onunla ölçülüyorsun. İnsanlar yeni tanıştıkları birine bile ' kaç para gitti bu daireye ' diye soruyor. Bu dairenin en sevdiğin tarafı ne ,şu köşeyi neden seviyorsun diye soruyorlar mı ! Küçük Prens 'in  kulakları çınlasın ! Okumayanlar Mavibulut Yayıncılıktan okuyabilirler.Kitabın hem büyüklere hem de küçüklere hitap etmesi kitabı özel kılıyor.

Tezer Özlü'yü de bu görüşe yakın bulduğum için beğendim.Çünkü siz bir insanı dinlemeden önce ayakkabısına bakarsınız,kılığına kıyafetine bakarsınız.Dışarda çöpçü olduğunu bilseniz adamın yüzüne bakmazsınız.Ama o adam bir SARAR bir KİĞILI giysin .Peşinden ayrılmazsınız.
Herkes "ay ne güzel" "ay böyle ""ay şöyle" der arkanızı döndüğünüzde ya da en zayıf anınızda size bununla vurmaya çalışırlar.Belki bu konuda çok acımasızım ama bunu en çok yapan yerler küçük şehirler !Küçük şehrin insanları !
İşin garibi Uşak bundan seneler önce,annemin çocukluğunda filan en modern,en çağdaş,en kültürlü insanların olduğu bir ilmiş.İnsanlar alışveriş ettiklerinde bile bir giysiyi kaç paraya aldıklarını bile söylemezlermiş.Alan var alamayan var diye düşünürlermiş.Öyle kıyafetini süzme,kıyafetine göre insanları sınıflandırmak çok ayıpmış! Hakikaten de eski Uşaklı ailelere bakıyorum da konuşması,görgüsü ,insanlara davranışı ,sanata topluma,çevreye,dostlarına bakışları daha saygılı ,daha ilerici .Hoş,artık Uşak'ın yerlisi pek kalmadı.Bir elin parmağını geçmezler.Zaman içerisinde şehir daha geriye gitti.Nerden nereye geldim yine :)Şu hayatta neler oluyor !! 
Hadi bakalım Rafet 'e kulak veriyoruz :
Kendinle barışık olan insan tüm dünya ile yüreği barışıyor.Üzüntüler de sevinçler de bizler için!
Üzüntüyü de doya doya yaşa ki,sevincini yaşaman katlansın.Kıymetini bil herşeyin!Kıymet bilmek bana göre hayatın en olmazsa olmazı.Sağlığımızın,dostlarımızın,ailemizin,okuduğumuz kitabın,filmin ,hayatımıza ne giriyorsa onun kıymetini bilip öyle yaşamak...Ölene kadar hakkında söylemediğini bırakmayıp kalp kırdıktan sonra ;öldükten sonra onun adına methiye düzsen ne fayda !

Bu hafta Hollywood'u Kapattığım Gün kitabını okuyorum.Kitap Hollywood'ın kısa tarihini tutuyor.Kızıldereliler hakkında da bilgiler veriyor.Yeni okuyacağım bölümde İrlanda'ya da değiniyor.Kitap kalın görünüyor ama kitabın nerdeyse 150 sayfası dipnotlara ayrılmış.Turgut Özakman'ın tarih kitapları gibi.

Eşi Stefani'den ayrıldıktan sonra herşeye hayır diyen bir adamın karşısına bir arkadaşının çıkışıyla hayatı değişir.Jim Carrey'den müthiş komedi ve düşündürücü bir film !Herşeye evet demek mi iyi ?Herşeye hayır diyerek reddetmek mi güvenli?Keyifli,eğlenceli,komik ,tipik bir Jim Carrey filmi :-))


İnception (Başlangıç )
Bilenler bilir.Fazla vurdulu kırdılı ,aksiyon filmlerini pek beğenmiyorum.Bilim kurgu filmleri de bana göre değil.Bu film de ilk başta bilim kurgu içerse de senaryosunda film hem dram,hem aksiyon,hem psikolojik,hem felsefik hem de mimari içerikler barındırıyor.Filmi ilk izleyişinizde anlamakta zorluk çekiyorsunuz.Daha sonra...Daha sonra yine derken filmi yavaş yavaş anladığınızı farkediyorsunuz.İlk başta gözünüzden kaçanlar ,filmi izledikçe dikkatinize daha çok takılıyor.



Bu filmi 2 kez izledim. Başlangıç filmi 3.izleyişi de götürür amaaa:-))Sevcoşun bu filmi ilk izleyişiydi.Şimdi o 2.sini ,ben de 3.sünü izleme derdindeyim :-))
Bu hafta vizyonda Kenan İmirzalıoğlu'nun başrolünde oynadığı bir Osman Sınav filmi 'Uzun Hikaye ' ve Sinan Çetin'in yönettiği Haluk Bilginer'in de başrol aldığı  'Çanakkale Çocukları'  filmi var.Sevcoş ile yaparız inşallah bir sinema, bir burger king kaçamağı:-))



Programımıza Gargamel'in istek şarkısıyla bitiriyoruz.Sevgiler kendisine :-)
Haftaya Şanse Pazar'da yeni bir gündemle yine beraber olmak dileğiyle .Hoşçakalın

Yorumlar

Unknown dedi ki…
döktürmüşsün yine:))
ama angelina jolie demiş beni bitirmişsin bak onu da unutmadım:)
programı sevcoş yapcak demiştin sanki daha önce?ben de sevcoş kim ki diye düşünürken şimdi anladım bir kankito olduğunu:p
canım ne çekti biliyor musun?sinema+burger king:))iyi kombindi dj!
deeptone dedi ki…
allam ya nerden nasıl düşündün bunu. sende ne çok yetenek ve mizah var.
:)
Şükran dedi ki…
Ebruu,sevcoş annem olur.Anne kız arada bir böyle fıkırdarız.bugün burger yapmasak da bir sinema yaptık:)bu pazar yüzüm sirke satıyordu ,nasıl olacak derken ,bir bakmışım döktürmüşüm yine,beğendin demek:))
Şükran dedi ki…
deeptone,sende de ne cevherler var ,bunu okuyunca görüyoruz:).Senden bu sözleri duymak çok mutluluk verici ;teşekkür ederim:-))
Unknown dedi ki…
sirke satmak yaratıcılığı tetikliyormuş desene:))

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o