Ana içeriğe atla

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım

Dün o derece çelişkili yazmışım ki anlamakta zorluk çektiniz beni.Haklısınız.İnanın şu günler ben bile kendimi anlamakta zorluk çekiyorum.Bir kararszılık eşiğindeyim.Atımı terkime atıp ,gözlerimi de şaşı feleğine döndürüp,mor kaftanları odun belime sarıp terk-i diyar edesim var bugünlerde.Her gördüğüm otobüse de çılgınca fikirlerle bakıyorum.Ayranı yok içmeye tahteravalliyle gider...hesabı..Nereme gidiyorum!Sezon başladı ! Elbette kış modasının sezonundan bahsetmiyorum.Dün o kadar laf ettim,tiyatroyu bırakıyorum diye.. Yemedim yedirdiler ,yutamadım yutturdular; tilki misali yine kürkçü dükkanıma döndüm.Yani devam !

Biirrr, oyunun as kişisi olan ben, şu saniyeden sonra bırakamam.Söz verdim geri dönemem.
İkiii,haklı olsam bile ,kendi açımdan mantıklı gerekçelerimin olduğunu biliyorum ama bırakırsam haklıyken haksız duruma düşmem söz konusu var.
Üçççç en azından sömestriye kadar bu sürece devam etmek,
Dörtttt ilerde en azından  birbirimize bir selamımımız olsun,kötü ayrılmayalım,sonuçta yedik içtik,birbirimize hakkımız geçti ; sanki aramızda bir şey paylaşmamış gibi arkamı dönüp çıkmak bana yakışık almaz.
Beşş ! Mücadele etmek yerine korkakça kaçmak beni güçsüz hissettiyor.
Eveeet ağlarım zırlarım ama, hepsinin üstesinden gelirim evelallah!
Şimdiye dek ben somurttuğumda çevremdeki herkes benle mutsuz oldu.Kendimi teselli etmek ,kendimi güçlendirmek hep bana kaldı.İstedim ki biri bir kere ben somurttuğumda 'herşey güzel olacak.Herşey yoluna girecek' desin.Yok ! Ama onların morali bozuk olduğunda ben hep iyi tarafından bakmalarını söyledim ona.Gerekirse edep medep dinlemeden daldım bir pazar kapılarına kimi zaman.Onlar somurtuyor diye neşeli şarkılar söyledim.
Ama bu benim suçum.Çünkü ben sorunlarımı anlatırken pek rahat olamıyorum.Yazarken bile saklıyorum.Ne hissettiğim,nasıl olduğum görülüyor ,hissediliyor ama sorunu böyle bağıra bağıra söyleyemiyorum.Haliyle ben hep bir sorunum yokmuş gibi gösteriyorum.kısacık sorunumdan bahsetsem ' çok mızmız, pek şikayetçi ,hiçbir şeyden memnun olmayan,arıza tipler gibi hissediyorum kendimi. Oysa ben insanların sorunlarını dinlemeyi çözüme kavuşturmayı kavuşturamazsam bile dinlemeyi severim.Bir de hep güçlü göstermek kendini,bazen hata.Zor durumları yalnız başına yaşıyorsun.bu arakadşlarım az ,çevrem az ya da kötü günümde ve iyi günümde yalnız bırakıyorlar teranesi değil...ben böyleyim...Ama bu yüzden kendimi bağışlamadığım zamanlar oluyor.
Bir zamanlar hoşlandığım çocuk bana eve kadar eşlik etmeyi istemişti.Yol boyunca ne konuşurum ki,ne konuşulur ki,derdim....Ben de işte o yüzden arkadaşlarıma dahi sorunlarımı açma özürlüsüyüm.Burda yine üstü kapalı da olsa söylüyorum.söylemeye başladım...Eee insanoğlu hep bir adımla başlıyor!
pısırık mısırık değilim ama bazen gerçekten kıytırık bir nezaket gösteriyorum işte.Böyle böyle kaç fırsat teptim elimin tersiyle...Doğrucu davut olduğum için ve bunu kendi çıkarıma kullanmadığım için tipik bir akgöz canlısıyım!
Neyse sözün kısası tiyatroyu bırakmadım.Onca sözden sonra.ama kitaplarımı biraz arkaya ittim.
Ne zamandan beri 'Oynatmayalım Uğurcuğum'un sesli okuması vardı.Maliyeye bugün gittim,onun için ayrılan odada üç ayrım okudum bile.Sonra kendimi şımarttım.Laptopum,tatlım,ıcteam derken tam bir ehli keyif yaptım tek başıma.Sonra az şekerli kahveyi de üstüne höpürdetince bir baktım saat beş olmuş.Nasıl eve gittim,lüzumsuz olanları eve attım.Doğru provaya.Kafam bugünlerde onlarla ilgili dalgada ya,kafayı da toplayamıyorum.
Başladık bakalım sezona.Şimdi kafamda ev hanımı tiplemeleri defile yapıyor.Nadire Öğütveren doğuyor !
   Bugün cafede otururken 1993'lerden bu şarkı çalmaz mı!Unutmuştum ben bu şarkıyı.Şimdi eve geldiğimden beri onu dinliyorum.Yarın önce sesli kitap okuma için maliyeye, sonra marş marş okullara ziyarete.Tekir evin kedisi gibi dolanmayayım diye de, şimdiden ayarladım ne giyeceğimi.Ne olur,herşey yolunda gitsin,amin!:)

Yorumlar

Profösör dedi ki…
Dünya bir tiyatro sahnesi bizler de birer oyuncuyuz. Rollerimizi iyi yapabiliyorsak bu sahnede, iz bırakıp gidiyoruz..
Şükran dedi ki…
ve dünya..ve hayat...rolümüzü oynamak çok büyük bir sanat.Kimi figüran,kimi bir yürüyüp çıkmasıyla sahneden,büyük oluyor;kimi baş kahraman olsa silinip gidebiliyor hemen.Kimileri sahne arkasında büyük işler devirirken gözümüzden kaçıyor...hayatın bu yönü tiyatronun perdesini açmasıyla başlıyor:)
Unknown dedi ki…
çok sevindim tiyatroya devam edişine.kendine ayırdığın zaman azalacak belki ama bunun da zevki başka.hem zaman istenildiğinde bulunuyor nasılsa.uykudan kısılıyor,yemekle makyaj birlikte yeniyor-yapılıyor:)
aşkın şarkılarından biri bu,ohh içim kıpır kıpır oldu:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o