Ana içeriğe atla

1 Mayıs 'ta 'Şehir Tiyatroları Yok Edilemez ' Yankıları



Bazen çizmeyi aştığımızın farkında mıyız?
İktidara oy verirken insanlar bir gün kendilerine  'sen kimsin,haddini bileceksin'denileceğini  bilselerdi yine oylarını onlardan tarafa kullanırlar mıydı acaba?

Bir zamanlar benim Atatürk'üm, bizim Atatürk'ümüz '
Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz… Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkâr olamazsınız. ' sözleriyle  sanatçıya önem verirken, Tiyatro duayeni Muhsin Ertuğrul tiyatro perdelerini açmakta öncü olurken ,seneler sonra bir bakıyoruz, sesini çıkattığı için başbakanım  tiyatro sanatçılarına 'sen kimsin ' diyor...
Bu ülkede tek gerçek siyaset,futbol ,ekonomi olamaz ;gerçek olan insanla canlıyla olan her daldır .Ki,sen sanatı,sanatçıyı ,tiyatroyu nasıl bir hiç sayabilirsin. Senin değerlerin nedir !!!

Bu ülkenin edebiyata,sanata,spora,ilime,bilime her zaman ihtiyacı var. Eğitim öğretim ve görgü sadece kuran öğretmekle olmuyor.Sen sanatı kutuplaştırırken ,özelleştirip sermaye haline getirirken ,şehir tiyatrolarını özelleştirmekle üstüne 'sen kimsin' demekle birilerinin damarına fazla basıyorsun.Bu nasıl bir cüretkarlık,bu ne oldum delisi olmacılıktır ,şaşıyorum !

Bundan aylar öncesinde Mart ayları başında Çeşme'de bir Gençlik Kurultayı oldu. Kültür ve sanat ,serbest zamanların doğru değerlendirilmesi,rehberlik ve danışma grubunun konuları arasında bunlar konuşulmuştu.
Bir tanesi tutmuş demişti ki : çocuklarımıza,gençlerimize yeterli bir din eğitimi verilmiyor.
Bir tanesi gençlerin büyüklerine karşı saygısızlığını din bilgisi ,kuran kerim okumasını bilmeyişine yormuştu.
Toplantı sonunda bunlar rapor halinde bakanlığa verilecekti.Bunlar mı verildi!
Oysa o kurultay toplantısında Kültür sanat festivalleri olsun denildi. Bunlar için ayrı günler olsun.Bir hafta iki hafta bu etkinlikler sürsün denildi . din dil mezhep ,türbanlı türbansız ,tasavvufi ,modern, çok çeşitli aktiviteler olsun,cüzi ücretlerde gösterimler olsun ,hem katılım artsın hem de çeşitlilik olsun dendi. Gençlik merkezleri yetersiz,daha donanımlı hale gelmeli, dendi.
 Bunun benzeri ,yapılacak olduğunda çok büyük külfetler oluşturmayacak bu çözümler neden dikkate alınmıyor?Yerel yönetimin desteği kısıtlı dedğimizde acaba bir üstten biri aradı mı,bu konuyal ilgili ,gerekli birimlere bir yazı yazıldı mı 'yerel tiyatroyu kurun,koruyun,destekleyin'diye . Tiyatroyu,sanatı daha çok etkinleştireceğimiz yerde neden özelleştirip halkın rağbetini engelliyoruz?

Biri bana bir eksiğim ve hatam varsa söyleyebilir mi! 

Şehir Tiyatroları da özelleştirilmeye doğru gidiyor. Özel tiyatrolar ise kendi çarklarını zor döndürdüğünden bahsediyor.Devletin bu konuda ödenek veya yardım ettiği de kulağıma pek de çalınmadı. Özel tiyatrolar maliyetini karşılamak için haliyle şehir tiyatroları ve devlet tiyatrolarından farklı tarifeli oynuyorlar.Bu durum da haliyle hem oyuncu hem izleyici hem de tiyatroyu sahneleyen arka ekip tarafından sıkıntı oluşturuyor.



Günlerden bu yana bir çok yerde Şehir tiyatroları tepkisi devam ediyor.Bu gidişe etmeye de devam edecek gibi görünüyor.
1 Mayısta biz de bir tiyatro oyuncusu olarak şehrimizde  er meydanındaydık . Er meydanı diyorum çünkü, pek çok kimse düşüncesini haykıra haykıra söyleyemiyor . 1 Mayıs madem ki işçi bayramı ,madem ki emekçilerin bayramı biz de tiyatroya ,sanata emeğimizi koyduğumuz için er meydanındaydık .Söyleyeceklerimiz olduğu için,korkmadığımız için,düşüncemizi dürüstçe söyleyebilidğimiz için  er meydanızdaydık .Sesimi duyurabildiğim için mutluyum ,gururluyum!

Haldun Taner'in Sercem Kocanın Kurnaz Karısı oyundan bir dörtlükle bitireceğim :

İsterse sanat karın doyurmasın
Yemek sanatkâra iyi değildir
Aç ayı oynamazsa oynamasın
Bir sanatkâr asla ayı değildir

1 MAYIS Emek Bayramımız - İşçi Bayramımız kutlu olsun


Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o